Dün büyük gündü, bir dönemin sonu... Sabah Mert'i son kez emzirdim. Bütün gün boyunca karmaşık duygular içindeydim. Bir yanım "artık yeter, 18 ay emzirdin. Bunu yapamayanlar var, üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirdin" derken diğer yanım müthiş bir suçluluk duygusuyla "ama onun o mahçup (istemem yan cebime koy edalı) gülümsemesini bir daha göremeyeceksin" diyordu. Karnımda ağrılar ve stres içinde geçti tüm günüm. Eve dönerken hala bu işe başlasım mı karar verememiştim. Hatta arabayı park edip içeride bir süre ağladım. Sonra Reşat'ı aradım "ne yapsam" diye. Neyseki onun da cesaretlendirici konuşmasıyla kararımı verdim.
Eve girdim, Mert'e görünmeden banyoya geçip bantları yapıştırdım. Bant yapıştırma işi iyi oldu, çıkarırken hem zorlanıyorsun hem canın yanıyor. Böylece ben de irademe hakim olamayıp vermek istesem de bunu yapmam kolay olmayacaktı.
Sonra Mert'in yanına gittim. Her zaman eve gelince bizim yatakta emzirdiğim için aklına gelmesin diye odanın da kapısını kapadım. Fazla talepkar olmadı. Hemen oyuna yönelttim kendisini. Oyundan sıkılınca 1-2 meme dedi ama hemen yeni bir oyunla aklını çeldim. Akşam yemeğini yedi (hatta ilk kez kendi kendine pilav yedi, biraz etrafı batırarak). Sonra zurnanın zırt dediği yere geldik: gece uykusuna dalış.
Banyo ve kitap okuma merasiminden sonra meme istemeye başladı. Hemen gösterdim ve "uff oldu" dedim. Kabul etti ama 2 dakika sonra yine istedi, yine aynı cevap. Bu böyle birkaç kez yinelendi. Bu arada ışıkları kapatıp yatakta yanına yattım. Son günlerde favorimiz ezan sesi!! Zaten uzun zamandır merak ettiği bu ses bizim de ezan olduğunu söylememizle iyice hoşuna gitmeye başlamıştı. Hatta kendisi de kendi çapında "aaaa, eee" diyerek ezan okuyor. İşte tam yatakta uğraşırken ezan başladı. O noktada hafiften dalmaya başladı. Ezan bitince yine kımıldandı. Ben de "gel sana ezan okuyayım" deyip Dede Efendi'den "Vücud İkliminin Sultanı Sensin" parçasını icra etmeye başladım. En yakın o geldi aklıma. Biraz sonra onu da istemedi, geldi başını gösüme koydu, sarılıp elini tutmamı istedi ve uyudu. 1 saat sürse de bu uykuya geçiş faslı pek keyifliydi.
Asıl en zor aşama bundan sonra başlıyordu tabii. Annem gece bizde kaldı uyanmalar için. Ama her uyanmada ben yanına gidip sarıldım ona. Annemi kapıdan görür görmez bana sıkı sıkı sarılıyordu. Başkasının almasını istemedi. Uyku aralarında "meme - meme" dedi, "uff oldu" cevaplarını aldı. Biraz ağladı, sonra uyudu. Böyle 5 kez kadar uyandı tüm gece. Ama neyse ki saatlerce ağlama nöbetleri yaşamadık. Başkalarının yaptığı gibi hiç görünmemek istemedim. Zaten meme yok, annesi onu reddediyor sanmasın dedim. Sıkı sıkı sarıldım her seferinde. Öptüm, sevdiğimi söyledim.
Kısacası ilk gecemiz fena geçmedi. Çok yorgunum, uykusuzum ama değdi. Sabah keyfi yerindeydi. Bakalım 2. gün nasıl olacak?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder