Mert şu sıralar hızla gelişiyor. Her gün yeni bir numara, yeni bir kelime ile bizi şaşırtıyor. Ben de bu anları hatırlamak için sıkça yazmalıyım aslında ama tembellik ve uykusuzluk işte...
Son günlerin favori aktivitesi sandalyeyi koltuğun yanına çekip önce sandelyeye çıkmak, sonra koltuğun kol konan kısmında bir süre ayakta durup koltuğa zıplayarak atlamak, sonra koltuktan da yere zıplamak. Tabii bunlar yapılırken anne ve babanın da uzaktaki bir koltukta oturması gerekiyor. Yanına gelirlerse ellerinden tutulup "oooo, ooo, kooo, kooo" (Türkçesi "koltuğa otur") şeklinde uzaklaştırılıyor. Tabii ben ısrarla yanında duruyorum, çünkü her ne kadar dengesini güzel korusa da kafa üstü yere gitmesi an meselesi. Bu hareket her akşam en az 50 kez tekrarlanıyor. Başka aktivitelerle unutturmaya çalışıyoruz ama ne mümkün.
Dün aldığım birkaç kıyafet elimde eve geldim. Bir baktım babamız da kendine birşeyler almış. Karşılıklı deneyip birbirimize güzel mi diye gösteriyoruz. Mert'i unuttuk bu arada. Baktım bizimki elinde polar montuyla gelmiş, üzerine giymeye çalışıyor. O da bize kıyafetini gösterip dikkat çekecek. Bir taraftan da "giy giy" diyor. Sonunda montu bana uzattı be giyiyeyim diye. Çok güldük...
Yine dün yemekten sonra Mert pencerenin önündeki koltuğa tırmanırken onunla sohbet etmeye çalışıyorum. Amaç birkaç saniye sabit dursun. "Oğlum sen bugün parka gittin mi, abilerle oyun oynadın mı?" Cevap "oyun oyna". Bir yeni cümle daha...
Artık Mert'i bir saniye yanlız bırakmaya gelmiyor. Salonda bıraksan saniyesinde yemek masasının üzerinde, mutfakta bıraksan anında bir dolap ya da çekmece açılıyor ve içinden yağ şişesi ya da bıçak alınabiliyor (çekmece kilitlerini bir süre önce açmayı başardı, hiçbir işe yaramıyorlar).
Aşağıki teyzeye de takmış durumdayız son zamanlarda. Akşamları yere bir şey atınca "aşağıki teyze kızacak" diyoruz. Yalan da değil, kadın daha önce kapıya gelip gözdağı vermişti... Bizimki de bazen inatla elindeki sert cisimleri yere vurup "tizeettin, hımmm" diyor. Sonra da vurmayı bırakıyor. Hatta bu vurma olayını genelledi, masaya ya da yatağın kenarına vurunca da "tizeettin hımm" diyor.
Olumlu gelişmeler de yok değil. Anneye çok güzel yardım ediyor. Çekmeceden Amerikan servisleri çıkartıp çok güzel masaya yerleştiriyor. Yemek yaparken "bir kaşık verir misin Mert" deyince çekmeceyi açıp kaşık veriyor. Masaya birşeyler taşıyor.
Bir de son günlerde evde tuhaf yerlerden tuhaf şeyler çıkıyor. Geçenlerde Ablası evin anahtarını benim çizmemin içinde bulmuş. Dün de benim oje sepetinin içinden çay kaşığı çıktı. Bakalım daha neler göreceğiz.
Önemli bir not da şu: Evdeki en gereksiz eşya puset. Evet, kimisi sterilizatör alır kullanmaz, kimisi kanguru istemez. Bizimki de pusette oturmuyor. Bir yere gidelim zar zor oturtuyoruz. En fazla 5 dakika sonra kalkıyor ve koşmaya başlıyor. Zaten pusette uyuması mümkün değil. En son 6 aylıkken uyumuştu galiba.
Son günlerde uyku sorunları yine baş gösterdi. Akşam 1 saat kadar kucakta dans ediyoruz. Çok zor dalıyor. Gündüz uykularını 2 saatle sınırlandır dedim ablasına ama sanırım havalardan gündüz en az 3 saat uyuyor. Herhalde o nedenle de gece dalmak bilmiyor. Eh, ben de en az 1 saat kadar uyku öncesi ayaklarımı uzatıp TV seyredeyim, kitap okuyayım diyorum. Ama ne mümkün...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder