MİNİK ARI MERT

Slayt 1
MİNİK ARI MERT

21 Aralık 2010 Salı

YEMEK SAVAŞLARI

Minik Arı Mert'imiz Temmuz'un son haftası, yani 6. ayı bitmek üzere iken ek gıdalara başladı. Aslında bu anı büyük heyecanla bekliyordum. Değişik tatları heyecanla beklediğini, mamalara bayılacağını düşünüyordum. Sonra, gece mamalarını yer yemez sabaha kadar deliksiz bir uyku da bizi bekliyordu. Ama tabii gerçekler hayalimizden farklı oldu. Bizim için "Yemek Savaşları Dönemi" de başlamıştı. Savaşın tarafları ben ve Mert değildi sadece. Çevremizdeki büyükler ve hatta restauranttaki yabancılar bile bu işe dahil oldu. Nasıl mı?



Öncelikle ilk menümüz: Yemeklere meyve püresi ve gece muhallebisi ile başladık. İlk gün meyve püresini Sultan Teyzesi verecekti. Birkaç kaçık ancak yemiş, eh ilk gün olabilir dedik. Akşam muhallebisine sıra geldi. Milupa'nın Aptamilli muhallebisinin içine yine aptamille pişirdiğimiz bir kaşık pirinç unu koyduk. Bunu da 1-2 kaşık ancak yedi. Ve aynı menüyü devam ettirdiğimiz ilk birkaç hafta içinde Mert'in alerjisi çıktı. Vücudunun her yerinde kırmızı kabarcıklar çıktı. Neyse ki kaşıntısı yoktu. Hemen bir alerji şurubuna başladık.

Doktorumuz neye alerjisi olduğunu deneyerek bulabilirsiniz ancak dedi. Sonunda aptamile alerjisi olduğunu keşfettik. Milupa'nın aptamil içermeyen 7 Tahıllı mamasını anne sütüyle karıştırınca hiçbir sorunumuz kalmadı.

Sorunumuz kalmadı derken, Mert'in mamaları hiç çaba göstermeye gerek kalmaksızın yediğini düşünmeyin sakın. Yemek saatleri Sultan ve benim için performans saatleri oldu. Tam tiyatro sahnesindeymişçesine performans sergiliyoruz. Öncelikle 5-6 farklı oyuncak bir sandalyenin üzerinde sırada bekliyor. Onlara ilgi göstermesi için de sürekli konuşmamız, şarkılarla ve mimiklerle de bunu desteklememiz gerekiyor. Oyuncaklardan bıktı mı? Mama sandalyesinden kalkıp kendisini aşağı atmaya çalışması an meselesi. (Neden mi sandalyenin kemerlerini bağlamıyoruz? Beyimiz öyle kemerle filan bağlanırsa isyan ediyor da ondan)

Ek gıdalara başladığımızın 2. ayında menümüze sebze çorbası da eklendi. Mert bunu çok beğendi. En kolay yediği öğün de bu oldu. Fakat tatillerde yeme düzenimiz tamamen bozuluyordu. Örneğin Şeker Bayramı'nda Antalya'ya, Ekim'de de Antakya'ya gittik birer hafta. Bu dönemlerde kendini memeye adadı. Meme için yemekleri yememeye başlıyordu. Sonrasında evimize dönünce de yine düzene girdi.

Birkaç hafta önce akşam mamalarında yine sorun yaşamaya başladık. Ne yaparsam yapayım (ki gerçekten artık evde oynanmadık şampuan şişesi, el feneri, boş kutu kalmamıştı) 60cc'den fazla mama yemiyordu. Sonunda Sultan'dan dahiyane bir öneri geldi: Sebze çorbası saatini değiştirdik. Normalde saatlerimiz şöyleydi:

09.00-09.30 Kahvaltı
12.30-13.00 Meyve / Yoğurt
16.00-16.30 Sebze Çorbası
17.30-18.00 Meme
20.00 Muhallebi

Ama sebze çorbası (ki içinde 1 dilim ekmek, et ve yağ da olduğu düşünülürse) çok doyurucu oluyordu ve Mert akşam yemeğinde acıkmıyordu. Artık 12.30 gibi çorbasını içtiğinden ve 16.00 gibi meyve-yoğurt yediğinden akşam yemeğinde çok acıkmış oluyor. Artık 200cc mamayı, tabii yine aynı zorlu süreçten geçerek, yiyor.



Ve gelelim savaşların diğer taraflarına. Anneler çok iyi bilirler, çevre minik bir bebeğe dünyayı tanıtmaya hevesli insanlarla dolu. Hepsi de çok bilgili... Dünyayı tanıtmanın en iyi yolu da bebeğe henüz yemediği yiyecekleri vermek. Aile büyükleri çocuğu bu yemekleri yemedikçe aç zannediyor. Bebeğin belli bir süreçle bu yemeklere alışmasını beklemek istemiyorlar. İstedikleri saatte, istedikleri şekilde her türlü yeni tadı çocuğun ağzına tıkıştırıyorlar. Benim gibi kurallara bağlı, çocuğunu kendi doğru bulduğu şekilde yetiştirmek isteyen bir anne için ise bu tam bir stres kaynağı. Örneğin bu çabalar bebeğin yemek saatinin hemen öncesi olabiliyor. Çocuğu alması gereken öğün öncesi tıkıyacak bu çabalara karşı çıkmanız ise çevre tarafından abes karşılanıyor.


Mert balıkçıda...

Şunu anlatamıyorum insanlara: Tamam, ben de yeni şeyler tatmasını istiyorum. Ama yeri, zamanı ne olmalı, bunu ben değerlendirebilirim. Ama hayır, restauranttaki yabancılar bile çocuğa birşey vermediğinizde "ayy çocuğu aç bırakıyorsun" diyebiliyorlar. Hatta size sormadan ağzına ekmek, pide tıkıştırabiliyorlar. Çocuğun alerjisi var mı gibi gereksiz düşüncelere ise hiç girmiyorlar. Sanırım bu yabancı insanlarla uğraşmak Mert'e mama yedirme sürecinden daha da zor. Üstelik bizim gibi bir toplumda bu insanları durdurmanın hiçbir yolu da yok.

Kısacası anneleri ek gıdalar döneminde de çetin bir savaş bekliyor. Siz önceden tavrınızı belirleseniz de maalesef yenilmeye mahkumsunuz. Bebekle uğraşırken yaşadığınız strese yenilerini eklemeye hazır olun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...